Bağışıklık sistemi, vücudu hastalıklara karşı koruyan ve bakteri, virüs gibi zararlı hücreleri yok eden bir savunma mekanizmasıdır. Bağışıklık sisteminin desteklenmesi ve güçlendirilmesi, hastalıklara karşı direnç kazanmak ve soğuk algınlığı ile grip gibi hastalıklardan korunmak için son derece önemlidir. Kendini tekrarlayan enfeksiyonlar, genellikle bağışıklık sisteminin zayıf olduğu durumlarda ortaya çıkar. Bu durum sürekli hale gelirse, kronik enfeksiyonlara dönüşebilir. Zayıf bir bağışıklık sistemi, enfeksiyonlara yol açar ve enfeksiyonlar da bağışıklık sisteminde hasara neden olarak vücut direncini daha da zayıflatır. İlerleyen yaşlardan itibaren bağışıklık sistemini güçlendiren yiyeceklerin tüketilmesi, hastalıklara yakalanma riskini önemli ölçüde azaltır.

Zayıf bağışıklık sisteminin en yaygın nedeni, vücudun yetersiz beslenmesidir. Günlük beslenmede aşırı şeker tüketimi, alkol kullanımı ve benzeri durumlar, bağışıklık sisteminin işlevini azaltır. Bu tür durumlarda vücudun yeterli proteini alması, bağışıklık sistemi işlevi için şarttır. Ancak proteinin fazlası da bağışıklık sistemini olumsuz yönde etkileyebilir. Alınan besinler, vücut enerjisi için oksijenle yandığında serbest radikaller oluşur. Serbest radikaller vücutta çoğaldığında hücre ve doku yapısında hasara neden olur. Ayrıca sigara, hava kirliliği ve radyasyon nedeniyle de serbest radikaller artmaktadır. Bu artış, kalp damar hastalıkları ve kanser gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açar. Besinlerle birlikte alınan antioksidanlar, vücuttaki serbest radikallere karşı savaş açar. Serbest radikallerin yarattığı olumsuz etkilerin önlenmesi ve etkisinin en aza indirilmesi için vücudun yeterli miktarda antioksidan tüketmesi gereklidir. Bağışıklık sistemi güçlendirici vitaminler ve mineraller aynı zamanda antioksidan tüketiminde de önemli rol oynar. Bunlara A, B12, C, E vitaminleri ve demir, çinko, selenyum gibi mineraller örnek gösterilebilir. Özellikle demirin bağışıklık sistemini güçlendirici etkisi çok yüksektir. Kırmızı et, yumurta gibi hayvansal kaynaklı besinlerde demir bulunurken, kuru baklagiller ve yeşil yapraklı sebzelerde bitkisel kaynaklı demir bulunur. Hayvansal kaynaklı demirin vücuttaki oranı, bitkisel kaynaklı demire göre daha fazladır. Bunların yanı sıra aşırı vitamin tüketiminin de zararlı etkileri olabilir. Yağda eriyen vitaminler, vücutta depolandığı için yüksek oranda alındığında vücutta toksik etki gösterebilir. Yüksek oranda C vitamini organlara zarar verirken, B6 vitamini sinir sistemi hasarına neden olabilir.

Domateste bulunan likopen, turunçgillerde bulunan karoten, brokoli, karnabahar ve lahanada bulunan glukozinolatlar, keten tohumunda bulunan lignan, sarımsak ve soğanda bulunan sülfitler serbest radikallerin atılımını artırır. Ayrıca, kanser hücresinin oluşmasını ve çoğalmasını engeller, kolesterol seviyesini düzenler. Çay ve kakaoda bulunan flavonoidler, soyada bulunan fitoöstrojenler sayesinde vücut enfeksiyonlara karşı korunur. Hormon bağımlısı olan kanserli hücrelerin oluşumunu önler. Probiyotikler ise vücudun düzenli çalışmasına yardımcı olur. Bu probiyotikler besin olarak prebiyotikleri kullanır. Bu nedenle, beraber tüketilmelerinde fayda vardır.

Sonuç olarak, bağışıklık sistemini güçlendirmek için önerilen yiyecekler, sağlıklı beslenme için önerilen yiyeceklerle aynıdır. Paketlenmiş ve işlenmiş hazır gıdaların fazla tüketimi, bağışıklık sistemini tehlikeye sokabilecek oldukça zararlı alışkanlıklardır. Günlük yaşantıda sağlıklı beslenmeye dikkat ederek kolaylıkla bağışıklık sistemi güçlendirilebilir. Ayrıca beyin, karaciğer ve akciğerlerin rutin çalışabilmesi için dinlenmeye ihtiyacı vardır. Vücut sıcaklığını kontrol ederek hormonal salgılama yapması gerekir. Tüm bu işlemler uykuda gerçekleşir. Bu nedenle, vücut sağlığı için uyku düzeni de çok önemlidir.